

Sürdürülebilir Toprak Yönetimi

- • İnsanların tükettiği gıdanın %95’i toprakta üretilir. Bu kadar bağımlı olunan toprakların ne yazık ki günümüzde %33’ü orta ve yüksek seviyelerde bozuluma uğramış durumdadır. Arazi tahribatı, nüfus artışı, kentsel genişleme, madencilik, katı ve fosil yakıtlı enerji üretimi ve yoğun işlemeli tarımın neden olduğu erozyon, tuzlanma, asitlenme, kimyasal kirlilik, toprak bozulumunun artarak devam etmesine neden olur.
- • Tüm canlılar için sağlıklı yaşam ancak sağlıklı bir çevrede bulunan temiz su, hava ve toprağa ulaşmaktan geçer. Toprak olmadan yaşam için elzem olan temiz sudan, sağlıklı gıdadan söz etmek mümkün değildir. Yaşamın devamlılığı için toprakların korunması ve daha da iyileştirilmesi hayati öneme sahiptir. Bu nedenle toprağın sürdürülebilir yönetimi kavramı geliştirilmiştir.
- • Dünya Gıda ve Tarım Örgütü’ne (FAO) göre toprak bozulma nedenlerini ortadan kaldırmak için, toprak fonksiyonları ve ekosistem hizmetlerini iyileştirmeye yönelik her türlü yöntem sürdürülebilir toprak yönetimi (STY) içerisinde değerlendirilir. FAO’ya göre sürdürülebilir bir toprak yönetimi için atılması gereken acil adımlar şu şekildedir:
- • Sürdürülebilir toprak yönetimine yönelik yatırımlar arttırılmalı ve yerel toprak dostu uygulamalar teşvik edilmelidir.
- • Toprağın kendine has yapısını göz önünde bulunduran, ekosistem temelli bütüncül bir yönetim biçimi desteklenmelidir.
- • Toprak dostu uygulamalar konusunda kapasite geliştirme çalışmaları hayata geçirilmelidir.
- • Toprak bozulumunun önüne geçilmeli, bozulmuş topraklar için rehabilitasyon çalışmaları yapılmalıdır. Küresel Toprak Paydaşlığı1 tarafından toprakların işlevini tehdit eden 10 etmen tanımlanmıştır. Bunlar erozyon, toprak organik maddesinin azalması, toprak biyoçeşitliliğinin azalması, tuzlanma-alkalileşme, asitleşme, toprağın betonla örtülmesi, besin dengesi, kirlenme, toprak suyu fazlalığı ve toprağın aşırı işleme ile sıkıştırılmasıdır.
• Bu tehditlerin giderilmesi için yapılacaklar ise:
- Erozyonun azaltılması: Erozyon ile mücadele için ormansızlaşma ve meraların uygun olmayan bir şekilde ekin alanlarına çevrilmesi gibi yüzey örtüsünü ortadan kaldıran ve karbon kaybına neden olan arazi kullanım değişikliklerinden kaçınılmalı veya eğer bu değişiklik kaçınılmazsa önceden dikkatli bir şekilde planlanmalıdır. Orman alanlarında ağaçlandırma çalışmaları, ağaçlandırmaya uygun olmayan alanlarda bitkilendirme çalışmalarını gerçekleştirilmelidir. Eğimli arazilerin bitkilendirilmesi ve teras/seki yapımı da etkin önlemler arasındadır.
- Toprak organik madde içeriğinin zenginleştirilmesi: Toprak organik madde içeriğinin korunması ve zenginleştirilmesi için orman, turba ve mera alanları gibi organik karbon açısından zengin alanlar mevcut halleri ile korunmalı, bu alanlardaki toprak bitki örtüsü zenginleştirilmelidir. Toprağa olabildiğince yeşil gübreleme, kompost ve hayvansal atıklarla organik madde içeriğine katkı verilmelidir.
- Toprak tuzlanmasının önlenmesi ve azaltılması: Tuzlanma ile mücadele için buharlaşma kayıplarının azaltacak toprak yüzey örtüsü geliştirilmeli; gelişmiş nakil, dağıtım ve uygulama metotları yoluyla sulama suyunun verimliliği artırılmalı; basınçlı sulama yöntemleri ile etkin sulama sağlanmalı ve sulama suyu mutlaka analiz edilmelidir.
- Toprak kirliliğinin önlenmesi ve azaltılması: İlgili kamu kurum ve kuruluşları, insan sağlığını ve refahını güvence altına almak, kirleticilerin birikimini belirli seviyelerin altında tutmak ve bu seviyeleri aşan kirli toprakların ıslahını gerçekleştirmek için gerekli uygulamaları hayata geçirmelidir. Yerel toprak kirliliği yönetimi için kirletici uygulama taban seviyeleri belirlenmeli, kirlenmeye yatkın alanların belirlenmesi için kirletici seviyeleri izlenmelidir. Kirli alanlara dair veriler kamu ile paylaşılmalı, kirli topraklar gıda ve yem üretimi için kullanılmamalıdır.
- Toprak asitleşmesinin önlenmesi ve azaltılması: Toprak asit seviyeleri izlenmeli ve uygun iyileştiriciler (kireç, alçı taşı ve temiz kül gibi) kullanılarak yüzey ve yüzey altı toprak asiditesi en alt seviyelere indirilmelidir. Asidik topraklarda dengeli ve uygun asidik reaksiyona sahip olmayan gübre kullanımı teşvik edilmelidir.
- Toprak biyoçeşitliliğinin korunması ve zenginleştirilmesi için biyolojik durum ve erken uyarı sinyallerini de içeren toprak biyoçeşitliliğini izleme sistemleri kurulmalıdır. Yeterli bitki örtüsünün sağlanması, gerekli ve uygun düzeyde besleyici ilaveleri, farklı organik iyileştiricilerin eklenmesi, toprağın bozulmasının en aza indirilmesi, tuzlanmanın engellenmesi yoluyla toprak biyoçeşitliliğini destekleyen toprak organik madde seviyeleri korunmalı ve zenginleştirilmelidir. Tarımda pestisit kullanımı uluslararası pestisit kullanımı yönergelerine uygun şekilde yapılmalıdır. Toprakların aşırı gübrelenmesi, sulanması ve işlenmesi önlenerek uygun hava-su-besin dengesi ile toprak makro ve mikroorganizmaların yaşaması için uygun koşullar oluşturulmalıdır. Onarıcı tarım desteklenmelidir.
- Toprak sıkışmasının engellenmesi ve hafifletilmesi için alanda kullanılan araçlar toprağın gücüne göre modifiye edilmelidir ve yüzey basıncını azaltmak için lastik basınç kontrol sistemleri ile donatılmalıdır. Ormancılık operasyonları sırasında araç trafiği kısıtlanmalıdır. Koruyucu tarım, minimum veya sıfır işleme eğitimleri yaygınlaştırılmalı ve desteklenmelidir.
- Toprak su yönetiminin iyileştirilmesi için yüzey ve yüzey altı drenaj sistemleri kurulmalı ve yer altı su seviyeleri kontrol edilmelidir. Toprağın sıkışması önlenerek geçirimsiz katman oluşumuna olanak verilmemelidir. Kuru bölge ekin sistemlerinde, su kullanım verimliliğini optimize etmek için toprak örtüsü yönetimi ve su hasadı gibi metotlar kullanılmalıdır.[3]
- • Tüm bunlara ek olarak Türkiye özelinde;
- • 5403 sayılı Kanun gereğince de öngörülmüş̧ olan ülkemiz arazilerinin erozyon zararını, şiddetini tanımlayan erozyon sınıflarına ait güncel veriler hızla üretilmelidir.
- • Tarım ve Orman Bakanlığınca sürdürülebilirlik ilkesine uygun, farklı arazi kullanım kararlarını oluşturmaya yönelik, arazilerin toprak ve su potansiyelini belirleyen ve sistematik olarak değerlendiren arazi kullanım planlarının hazırlanması önemlidir. Bunun için ise yeni teknolojiler kullanarak, yeni toprak sınıflandırma sistemlerine dayalı detaylı toprak etüt ve haritaları üretilmelidir. Tüm bilgilerin toprak bilgi sistemiyle ilgili kişiler ve kuruluşlar tarafından ulaşılabilirliği sağlanmalıdır. Toprak Bilgi sistemi güncel tutulması için ilgili izleme ve yenileme çalışmaları sürdürülmelidir.
- • Ülkemizin toprak varlığı, arazi kaynak potansiyeli hassas düzeyde belirlenmeli ve arazi sınıflamaları ülke bitki üretim potansiyeli ve coğrafi koşullara uygun yapılmalıdır. Ayrıca 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun öngördüğü gibi her ölçekte ve sektörde planlamaya temel oluşturmak üzere tarım, sanayi, enerji, ulaştırma, turizm, yerleşme ve benzeri amaçlarla kullanımı belirleyen ekolojik tabanlı arazi kullanım planları tamamlanmalıdır.
- • Toprak Koruma Kurulları’nın aldığı kararlar halkın bilgisine sunulmalı ve verilen izinler, yapılan izleme, değerlendirme istatistikleri ile toprak koruma önerileri yayımlanmalıdır.
- • 5403 sayılı Kanun’un, tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı ile ilgili 13. Maddesine sürdürülebilirlik ve gıda güvencesi kapsamında “üstün kamu yararını” gözeten kısıtlayıcı hükümler eklenmelidir veya Kanun’un 13 yıllık uygulanması sırasında 13. Madde’de tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasının önünü açan ve kolaylaştıran ayrıcalık tanıyan maddeler yeniden gözden geçirilmelidir. 2005 tarihli 5403 sayılı Kanunun küresel ve ulusal gelişmeler kapsamında güncelleştirilmesi de dikkate alınmalıdır.
- • Büyük ovalarda, tarımsal alanın daralmasına veya verimin düşmesine neden olacak faaliyetlere izin verilmemelidir. Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Planları hazırlanmalı; sürdürülebilir toprak yönetimi, toprak koruma ve erozyonla mücadele tedbirlerini destekleyecek yapıların oluşturması için çalışma yapılmalıdır.
- • Doğal varlıklarımızdan olan meraların tahsis amacı dışında kullanımına son verilerek hayvancılığın geliştirilmesi son derece önemlidir. Biyolojik çeşitliliğin ve toprağın korunmasına hizmet edecek şekilde mera-hayvan etkileşimini dikkate alan mera taşıma kapasitesine uygun, otlatma mevsimi ve münavebeli otlatma düzeninin kurulduğu, yerel halkın meraya erişimi ve karar alma süreçlerine dahil olmasına imkan veren iş birliklerine gidilerek “sürdürülebilir mera yönetimi” ya da “bütüncül mera yöntemi” hayata geçirilmelidir.
- • Mera mevzuatı, meraların doğal değerlerini ve özellikle biyolojik çeşitliliğini koruyacak fonksiyonel bir yapıya kavuşturulmalı ve Köy Mera Kurulları güçlendirilmelidir. Mera Kanunu’nun tahsis amacının değiştirilmesi ile ilgili 14. Maddesine kısıtlayıcı hükümler eklenmelidir.[4]
- • STK’lar arası ağlar oluşturularak toprak konusunda bilinçlendirme çalışmaları toplumun tüm kesimlerine ulaştırılmalıdır.
Kaynaklar:
[1]“Soils and Pulses: symbosis for life,” FAO, erişim Haziran 2018, http://www.fao.org/3/a-i6437e.pdf, 17.
[2] Pete Smith ve David S. Powlson, “Sustainability of Soil Management Practices - a Global Perspective,” Soil Biological Fertility: A Key to Sustainable Land Use in Agriculture ed. Lynette K. Abbott ve Daniel V. Murphy içinde, (London: Springer, 2008), 241-254.
[3] “Voluntary Guidelines for Sustainable Soil Management,” FAO, erişim Haziran 2018, http://www.fao.org/3/i6874en/I6874EN.pdf
[4] “TEMA Vakfı 2018 Ekosiyaset Belgesi,” TEMA, erişim Haziran 2018, http://www.tema.org.tr/folders/14966/categorial1docs/97/TEMA%20VAKFI%202018%20EKOS%C4%B0YASET%20BELGES%C4%B0%201.pdf.
Orman ve Bitki Örtüsünün Korunması
