Neden Yok Oluyor?

Arazi Tahribatı

Büyüyen Kentler, Artan Nüfus

İnsanın toprak üzerinde bozucu düzeyde etkin rol almaya başlamasını tarımın başlangıcına kadar götürmek mümkündür. Çünkü tarımla toprak yapısı bozularak arazi örtüsü değiştirilmiş (orman alanları tarım alanlarına çevrilmiş), bitki çeşitliliği azaltılmış ve birim alandan daha çok üretim için doğal veya yapay kimyasallar kullanılmaya başlamıştır. Bununla birlikte üç yüzyıl önce başlamasına karşın 20. yüzyılda kontrolden çıkan endüstriyel süreçler, başta arazi kullanım değişikliği ve ekosistemlerin dönüşümü dâhil olmak üzere küresel iklim, toprak ve biyoçeşitliliğin bozulmasının itici gücü olmuştur. 1

Geçmişten bu yana insan etkinliklerinin dünya kara alanının (buzul alanları dışında kalan) en az 70 milyon km2'sini ya da diğer bir tanımla %50'sini değiştirdiği tahmin ediliyor.2 Arazi kullanımındaki değişiklikler ve yanlış kullanım nedeniyle arazilerin %30’u bozuluma uğramış haldedir. Halen büyük bir bölümü tropik ormanlarda olmak üzere her yıl 10 milyon hektar orman alanı tahrip ediliyor. Dünya’da ormansızlaştırma bu hızla devam ederse her 7 yılda bir Türkiye’nin orman alanına eşit bir alanın elden çıkacağı söylenebilir. 

Arazi kullanım değişikliğinin itici güçlerinin başında doğal kaynaklara aşırı baskı yapan küreselleşme, nüfus artışı ve göçün geldiği söylenebilir. Küreselleşme ile pazar olanaklarının genişlemesi, artan yüksek kazanç dürtüsü ormanlar ve meralar üzerindeki baskıyı artırarak, tahribatların önüne geçilmesini olanak dışı bırakıyor. Artan nüfus ve tüketime dayalı değişen yaşam biçimi ile birlikte dünya nüfusunun şehirlerde yoğunlaşmaya başladığı görülüyor. Kentlerin genişleme talebiyle yerleşim alanı, yollar, kanalizasyonlar, drenaj ve enerji nakil hatlarına olan ihtiyaç artarak doğal kaynaklar feda edilmiş veya edilmektedir.3 Günümüzde kentsel genişleme ve altyapı inşaatları 60 milyon hektarlık bir alanı kaplıyor (yaklaşık Ukrayna büyüklüğünde bir alan).4 

Altyapı çalışmaları ile önümüzdeki 40 yıl içinde kentsel genişlemenin 100-200 milyon hektara ulaşacağı tahmin ediliyor.5 Söz konusu 100-200 milyon hektar alan tarım, orman ve mera alanlarının değişimine yol açacak ve bu üretim alanları geri dönüşmez biçimde betonlaştırılacaktır. Diğer taraftan bu rakam gerçekleşecek olan dönüşümü tam olarak ifade etmiyor çünkü bu alanlar arasındaki yollar, enerji nakil hatları, su ve kanalizasyon hatları aslında öngörülen alanların çok daha ötesine ulaşarak ekosistemlere baskı yaratıyorlar.

Kentler genişledikçe nüfusu artan kentlerin tüketim ihtiyaçlarını karşılayacak uluslararası ticaret ağları da kentsel yapıya girerek bozulma sistemine olumsuz katkı yapmaya başlar. İnsanların ve ürünlerin oldukça karmaşık ve birbiriyle bağlantılı olan kara, demir, deniz ve havayolu ağları ile gezegen boyunca hareket etmeye başlaması karbon ayak izini iklimi değiştirecek düzeyde artırıyor.6

Kara ve demiryolları şehir alanlarının dışında kalan bozulmamış ekosistemleri bölerek ve toprağı betonla örterek doğal yaşama doğrudan zarar verirken, orta ve uzun vadede bu ekosistem alanlarının kentleşme baskısı ile karşı karşıya kalmasına neden oluyor. Zamanla doğal ormanın ya da meranın ortasından geçen yeni ana yolların çevresinde daha küçük ve resmi olmayan tali yollar şekillenmeye başlar. Balık kılçığı denilen bu etki doğal ekosistemleri, yaban alanlarını insan eylemlerinin etki alanına sokuyor. Örneğin bugün Brezilya Amazonlarında 20.000 kilometrelik ana yola eşlik eden ve genellikle ağaç kesme ile ilişkilendirilen 200.000 km’lik gayri resmi tali yolun saptandığı ifade ediliyor. Başka bir tanımla ana yollara bağlantılı tali yolların nasıl gelişecekleri öngörülemiyor.7 

Alan kullanım değişikliğine yol açan diğer önemli etkinliklerden biri de madencilik faaliyetleridir. Madencilik toprak üzerinde doğrudan tahribata yol açtığı gibi yine doğrudan ya da dolaylı olarak diğer ekosistem alanlarını etkileyerek insan ömrünü aşan uzun dönemli kirliliğe yol açar. Yeni bir maden için geniş arazilerin açılması gerekir, bu alanların bir kısmı madenin kendisi, bir kısmı moloz yığınları ve atık havuzları, bir kısmı ise enerji nakil hatları, yollar ve demiryolu bağlantıları gibi altyapı çalışmaları için kullanılır. Her bir gram cevher için tonlarca toprak ve kaya yerinden oynatılır ve bu cevherleri işlerken ortaya çıkan zehirli atıklar maden alanı ile alanın yüzlerce kilometreye ulaşan uzak çevresinde toprağa, ormana, meraya, suya, havaya ve sonuçta kırılganlığı her geçen gün artan ekosistemlere büyük zararlar verir.8 Örneğin Balıkesir’in Balya ilçesinde 1878-1940 yılları arasında işletilen ve günümüzde kapalı olan kurşun madeni alanı kapatıldıktan neredeyse 80 yıl sonra bile çevresini kirletmeye devam ettiği gözlem ve analizlerle ortaya konulmuştur. Maden toprağından yağışlara karışan ağır metal ve zehirli maddeler alana 50 kilometre mesafeden geçen “Maden Deresini” kirletmektedir. Atıklarla kirlenen dere suyunu önce birleştiği Kocadere’ye daha sonra Kocadere aracılığıyla kurşun madenine 80 kilometre uzaklıktaki Manyas Gölü'ne taşınarak eşsiz doğal güzelliğe sahip göl ve havza toprağını kirletmeye devam etmektedir.9_10

Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası artan küreselleşme ile birlikte dünyadaki turizm trafiği de önemli ölçüde artmıştır. 1950 yılında küresel dolaşımda 25.2 milyon turist varken bu rakam 2016 yılında 1.24 milyara yükselmiştir.11 Uzun dönemli özel öngörüler (projeksiyonları) 2030 yılında küresel dolaşımda olan turist sayısının 1.8 milyara ulaşacağını ortaya koyuyor.12 Turizmde yaşanan bu aşırı büyüme birçok doğa ve tarım alanının yapılaşmaya açılması anlamına gelir. Bunun yanı sıra küresel turizm faaliyetleri, her yıl 4.8 milyon ton atık üreterek, büyüklük ve gelişmişlik bakımından Japonya’ya benzer bir ülke kadar enerji tüketiyor.13

Küresel düzeyde yaşanan alan kullanım değişikliğinin neden olduğu tahribat ülkemizde de yaşanan önemli bir sorundur. Türkiye’de tarım arazilerinin kapladığı alan 1992-2022 yılları arasında yaklaşık 4,4 milyon hektar azalmıştır. Bu da mevcut tarım arazilerinin yaklaşık beşte birine (%19’una) karşılık gelmektedir.14 Azalan tarım arazisi buna karşılık artan nüfus nedeniyle kişi başına düşen tarım arazisi miktarı da azalmış. 1992 yılında kişi başına düşen tarım arazisi miktarı 0,49 hektar iken 2017 yılında 0,29 hektara gerilemiştir. Gelecekte Dünya nüfusunun 9 milyara ulaşacağı ve gıdaya olan talebin %50 artacağı tahmin edilmektedir. Bu durum sadece gıda ihtiyacının karşılanması için her cm2 toprağımızı korumanın gerekliliğini çarpıcı olarak göstermektedir. 

Tarım arazileri sürekli artan bir biçimde, endüstriyel üretim, kentleşme, kamu yararı kararlarına dayalı madencilik (özellikle kömür madenciliği), termik santral gibi enerji ve ulaşım projeleri nedeniyle alansal olarak küçülürken, toprak bozulumu nedeniyle toprakların üretkenliği azalıyor.15

 

Kaynaklar:
  1. United Nations Convention to Combat Desertification. Global Land Outlook. Erişim tarihi 2017, erişim adresi https://www.unccd.int/sites/default/files/documents/2017-09/GLO_Full_Report_low_res.pdf (s. 31).

  2. Hooke, R. L. B., & Martín-Duque, J. F. (2012). Land transformation by humans: A review. GSA Today, 22(12), 4-10.

  3. United Nations Convention to Combat Desertification. Global Land Outlook. Erişim tarihi 2017, erişim adresi https://www.unccd.int/sites/default/files/documents/2017-09/GLO_Full_Report_low_res.pdf (s. 31).

  4. A.g.e., 43.

  5. A.g.e.

  6. Transportation. Welcome to the Anthropocene. Erişim tarihi 2018, erişim adresi http://www.anthropocene.info/ga-se10.php (s. 3).

  7. United Nations Convention to Combat Desertification. Global Land Outlook. Erişim tarihi 2017, erişim adresi https://www.unccd.int/sites/default/files/documents/2017-09/GLO_Full_Report_low_res.pdf (s. 31).

  8. A.g.e.

  9. Simşek, C., Gündüz, O., & Elçi, A. (2012). Terkedilmiş balya (Balıkesir) Pb-Zn maden atıklarının ağır metal ve doğal radyoaktivite içeriği ve çevre kalitesi açısından değerlendirilmesi. Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi, 2(1), 43-55.

  10. Günel, İ. (2002, May 22). Zehir içinde bir yüzyıl. Radikal.

  11. Tourism. Our World in Data. Erişim tarihi 2018, erişim adresi https://ourworldindata.org/tourism#international-arrivals-by-country (s. 6).

  12. World Tourism Organisation. International tourists to hit 1.8 billion by 2030. Erişim tarihi 2011, erişim adresi http://media.unw-to.org/en/press-release/2011-10-11/international-tourists-hit-18-billion-2030 (s. 7).

  13. Weaver, D. (2006). Sustainable tourism: Theory and practice (s. 3-4). Routledge Taylor and Francis Group.

  14. TEMA Vakfı. Ekosiyaset Belgesi. Erişim tarihi 2023, erişim adresi https://cdn-tema.mncdn.com/Uploads/Cms/tema-vakfi-ekosiyaset-belgesi--2023_2.pdf 

  15. Anonim. Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Mayıs 2016 Verileri. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı. Erişim tarihi 2016, erişim adresi https://www.tarimorman.gov.tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/TRGM.pdf 
Daha fazlasını göster...